24 Eylül 2018 Pazartesi


 MİNNETTARIZ!
Son günlerde Türkiye’nin her yerinden gelen destek mesajları bizi mutlu ediyor. Çok yoğun bir şekilde  tohum talepleri alıyoruz. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki Mardin dışına tohum vermiyoruz. Yerel tohum, bulunduğu yerde yerel tohum oluyor.

Sahadaki üretiminden laboratuvara kadar uzanan; zor ve uzun süreçte çok emek harcıyoruz. Bütün çabamız iyi tarım yapabilmek, sağlıklı gıdaya ulaşabilmek, yerel tohumlarımızı gelecek kuşaklara aktarmak ve iklim değişikliğine bağlı olarak her geçen gün şiddetlenen kuraklığa karşı tarımda bir B planı üretmek! En önemlisi de son günlerde etkisini fazlasıyla hissettiren; önlem alınmadığı takdirde önemli sorunlara neden olacak gıda krizine karşı farkındalık yaratmak.
Tohum takaslarını ve topluluklarını  farkındalık anlamında çok önemsiyoruz. Bizim çabamız bu farkındalık çalışmalarının daha da fazlasını yapabilmek.
Önümüzdeki kriz arka bahçemizde ürettiğimiz tohumun yetececeği ve tedbir olacağı bir kriz değil. Çok geçmeden bu projenin bir gıda hareketine dönüşmesi gerektiğine inanıyoruz. Önümüzdeki on yılın dünyadaki en önemli sorununun gıda olacağı düşünülüyor. Mardin’de başlattığımız bu gıda hareketinin tüm Türkiye’ye örnek olmasını hedefliyoruz.
🌱
Çiftçilerimizle konuşuyor ve onlardan arazi hibeleri alıyoruz. Çiftçilerimizi, özellikle hayatını geleneksel aile işçisi olarak sürdüren kadın çiftçilerimizi eğitiyor; onların çiftçiliği profesyonel işleri olarak benimseyebilecekleri fırsatlar yaratmaya gayret ediyoruz.  Amacımız elimizdeki ürünü satmak değil; emeğimizi, toprağımızı ve geleceğimizi düşünerek; tohumlarımızı çoğaltmak, çiftçiye doğru tarımı öğretmek, sağlıklı gıdaya ulaşmak ve bize bırakılan bu genetik mirası koruyabilmek!

Büyük farkındalık yaratmak için ekim ayı içerisinde Sn. Mardin Valimiz Mustafa Yaman önderliğinde; kamu kurum ve kuruluş temsilcilerimiz, çiftçilerimiz, halkımız ve BM Gıda Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Ofisi’nin katılımı ile 210 yeni kadın çiftçimiz için çalışma sahası yaratacağımız 650 dönüm arazimize Sorgül Buğdayını ekerek bu hareketin ilk adımını atıyoruz. Emeği geçen projeye inanan ve kısa zamada yol almasına destek verenherkese minnettarız. Değişim Toprakta Başalayacak


10 Eylül 2018 Pazartesi

Mardin'den herkese iyi haftalar diliyorum...
Şimdi iki parmağınızla burnunuzu sıkarak kapatıp hiç nefes almadan sevdiğiniz bir yiyeceği yemenizi öneriyorum. Denediğinizde göreceksiniz ki tat duygunuz kalmayacak ve her zaman yediğiniz sevdiğiniz o yiyeceğin lezzetini anlayamayacaksınız. Mutfağımızda eğitim alan stajyer arkadaşlar genelde bizden yeni tarifler öğrenmek istiyorlar. Ancak en iyi sonucu alabilecekleri teknikleri öğretmenin yemek tarifi öğretmekten daha iyi sonuç vereceğini düşünüyorum. Bir yemeğin malzemelerini hazırlarken soruyorlar "Olmuş mu?" diye. Önce kokusuna bak ve hangi kokuyu duyduğunu söyle diyorum. Kullandığınız malzemenin ölçülerinin doğru olup olmadığını, malzemenin karışıma verdiği koku ile tadına bakmadan dahi anlayabilirsiniz. Kokusunu almadığınız hiçbir yiyeceğin tadını da alamazsınız! Önce malzemeyi sonra kokularını anlamamız şart!
Çocukluğumuza dair kokular bizim lezzet hafızamızı oluşturuyor. Annenizin pişirdiği o muhteşem yemeğin şimdi düşündüğünüzde şeklinden önce kokusu, sonra tadı gelir aklınıza. Nerede eski domatesler derken bile ilk aklınıza gelen domatesin kokusudur aslında.
Ne yazık ki yeni yetişen nesil bizler kadar şanslı değil! Çünkü yitirdiğimiz bir çok şey gibi kokuları da yitiriyoruz artık. Olabildiğince çocuklarımızin lezzet hafızasının olabilmesi için yiyeceklerin kokularını hissetmelerini sağlamamız gerekiyor. Koku ve tat duyusu gelişmiş bir çocuk, yedikleri konusunda seçici olacak  en iyisi ve en sağlıklısını aramak konusunda ısrarcı olacaktır.