24 Temmuz 2017 Pazartesi

Babama Dair

BABAMA DAİR....
Evin Erkeği kimdir? Ebrudur...
Bu tekerleme miydi yoksa oyun muydu ? Hayata karşı bir serzeniş miydi ? Üç kizim var ama her biri  erkek evlat gibi diyebilmek için miydi?
Evde babamın dilinden düşmeyen bir tekerlemeydi bu. Cesur olmayı, kendime güvenmeyi, ayaklarımın üzerinde sapasağlam dimdik durmayı, inatçı ve mücadeleci olmam gerektiğini  bu tekerlemeyle öğrenmiştim. Bu sebepten belki bu kadar gözüm karaydı. Sırtıma bu kadar yükü alabilirdim. Her şeyi ben yapabilirdim. Babamın erkek kızıydm. Evin erkeği idim.

Sen öğrettin bana bildiğim ve yapmam gereken her şeyi. İnceden inceye anlatırdın sen bana, ben de inceden inceye yazarmışım belleğime meğerse…
Anlattığın hikayelerinde hep Mardin vardı. Doğduğun kocaman ev, oyun oynadığın inişli çıkışlı dar sokaklar,  leblebi kokulu lale sineması, askerlik hikayelerin , YSE'de Mardin'in dağ köylerindeki su ve yol projelerinde bıraktığın gençliğin, dostların, arkadaşların... Herkese ve her şeye  karşı başarabildiklerinin haklı gururu vardı.
Aslında her hikayende özlemlerin vardı, hayatında çocuklarına dair, çocuklarına rağmen engel olamadığın... Erkek evladın yoktu. Ama annemi  incitmemeleri için savaştığın cehalete karşı üç kızınla kimsenin yapamadığını yapmak için İstanbul'a varma çaban vardı...Sonra bir mucizemiz oldu Atilla doğdu.
Çocukların için bırakıp gittiğin Mardin'de  kalanları hep hikayelerinde anlattın bize bilerek ya da bilmeyerek.

Ben seninle hep gurur duydum , en  az senin benimle duyduğun kadar… Bir gün Mardin’e gelip kulağıma eğilip  “Sen çok şey yapmak istedin ben seni anlayamadım” diye  fısıldadığında  anlamıştım kavgalarımızın neden bu kadar büyük olduğunu.
Çünkü sen, kendi dünyanı benimkine bağlamıştın. Benim yok saydığım oysa senin hep içinde yaşattığın geçmişin bilgeliği bana yol göstermişti . Yaptığımız kavgaların fırtınalı anlaşmazlıkların ardında seçtiğim zor yoldaki uçurumlara karşı, endişelerin vardı. Seni bile korkutuyordu bu kadar gözü kara oluşum. Bana yetişememekten korkuyordun belki de. Ama her şeye rağmen benim başaracağıma olan  güvenin , özlemlerin, Mardin’den uzakta geçirdiğin  eksik günlerini benimle tamamlayacağına dair inancın vardı. Kavgalarımız ne kadar büyük olursa olsun sonu hep Mardin’e bağlanırdı. Bilirdik birbirimizin tutkularını, vazgeçemediklerini… Sen Mardin’e özlemlerinden, ben Mardin’deki hayallerimden... Kökleriyle  toprağından sökülmüş koca bir çınar gibi başka topraklarda can bulmaya çalışırken hiçbir şey eskisi gibi olmuyordu.
Şimdi daha iyi anliyorum neden Mardin'de olmak için bu kadar inat ettiğimi… Ben senin Mardin özleminle;babasının erkek kızı olarak büyümüşüm meğerse.
"On bin yıllık kültürün yemekleri, on binlerce yıllık kültürün kadınları"kitabımdan...

FATHER ON ....
Who is house man? Ebru is ...
Was it a rhyme or a game? Was it a rebuttal to a lie? I have three daughters, but was it to know that each one is like a boy?
It was a rhyme that did not fall in my father's language at home. I learned to be brave, self-reliant, standing firmly on my feet, being stubborn and combative. Maybe this is why I was so obsessed. I could have taken that much burden. I could do everything. I was the son of my father. I was a house man.
You taught me everything I needed to know and do. You used to tell me about it, and I used it to write down my mind
The stories you told were always Mardin. The big house you were born with, the rolling narrow streets where you played games, the chickpea smell tulip cinema, the military stories, you left your youth in the water villages of Mardin's mountain villages and road projects, your friends, your friends ... They were rightful pride that they were able to defeat everyone and everything.
In fact, you had aspirations for each story, about your children in your life, and your children, you could not stop ... You did not have a son. But there was a struggle to get to Istanbul to do what nobody could do with the three daughters against the ignorance you waged for hurting my mother ... Then there was a miracle that Atilla was born.
You have always left in Mardin telling us in your stories that you left for your children knowing or not knowing.
I've always been proud of you, at least as you have heard with mine ... I came to Mardin one day and leaned over my ear and said, "You wanted to do a lot of things I did not understand you" I knew when your whispers were so big.
Because you linked your world to mine. The wisdom of the past that you have lived in has guided me, although I have ignored it. We had worries against the hard cliffs that we chose after the stormy disputes of the fights we made. That even scared you so much. Perhaps you were afraid you could not catch me. But despite everything, I had the faith that you will succeed, the longing that your dreams will complete with me the days you spent away from Mardin. No matter how big our fuss was, the end would always be connected to Mardin. It was not like you were trying to find life in other lands like a big plane tree that was dismounted by its roots in its roots.
Now I understand better why I persist so hard to be in Mardin ... I am longing for your Mardin, I grew up as your father's boy daughter.
I read from my book, "Ten thousand years of cultural food dinners, women of tens of thousands of years of cultural ...

20 Temmuz 2017 Perşembe

18 Temmuz 2017

Bugün 18 Temmuz 2017... Bu tarihe bir yıldız atıyorum. ⭐Ben Ebru Baybara Demir. Mardinli bir ailenin kızıyım. Şehrim Mardin'de yaşıyorum. Kendi değerleri ve yetenekleri ile hayatlarını değiştirip ayakta kalmaya çalışan insanların yanında buldum hep kendimi. Sonra mültecilerle çalışmaya başladım. Onlarla birlikte sevgi İle, karşılıklı yaralarımızı sarmanın yollarını aradık.


Bütün yaptıklarımla mutfaktaki başarımı, toplumsal faydaya dönüştürmeyi başardım. Bu yüzden hep kadınların hayatında oldum. Bu başarımla, dünyanın önde gelen en prestijli Gastronomi ödülü "Basque Culinary World Prize" ödülüne Türkiye'den aday gösterildim. Ülkem adına yarıştım. Gururlandım!


Bir çok yerli ve yabancı basına ülkemi anlattım. Restorantımın mutfağında harika bir yemek tarifi veriyormuşçasına , renklerimizi, farklılıklarımızı, duyularımızı, kokularımızı, birlikte bir aradaki tadlarımızı anlattım. Mutfağımıza kattığımız farklı tatlarla da daha çok zenginleşerek harika lezzetler yaratabildiğimizi paylaştım. Bu ülkenin en büyük değeri kadınlarımızı bu tarife ortak ettim. Onlarla istersek ne kadar büyük bir sofra kurabileceğimizi tüm dünyaya gösterdik. Yarışma dün gece sonuçlandı. Ödül Kolombiya'da başka kadın şef Leonor Espinosa' ya verildi. Ne olursa olsun verdikleri sonsuz destek ile benim o sofrada  gururla yer alan tüm herkesi kutluyorum. Bu heyecanla birlikte nice sofralar kuracağımıza ve ülkemiz adına birlikte daha çok işler yapabileceğimize inancım sonsuz... iyi ki var, iyi ki varsınız!

Today July 18, 2017 ... I am taking this day a star. ⭐ I am Ebru Baybara Demir. I am a daughter of a Mardinian family. I live in the city of Mardin. I have always found myself with people who are trying to change their values and talents to survive. Then I started working with the refugees. Together with them we sought ways to cure our sufferings with love. All I did was helping to turn the kitchen success into a social benefit. That's why I always live in women's lives. With this achievement, I was nominated from Turkey for the award of "Basque Culinary World Prize", the most prestigious Gastronomy award in the world. I competed in the name of my country. Proudly ! I have spoken with many national and foreign press country. I am telling you about our colors, our differences, our senses, our smells, and our tastes together, as we give a wonderful recipe in the kitchen of our restaurant. We have shared our ability to create wonderful tastes by enriching with different flavors, which we added to our cuisine. The biggest value of this country is our women. We showed them all over the world how big a table we can get when we serve them. The contest was concluded last night. The award was given to another female chef Leonor Espinosa in Colombia. I congratulate all of you who took pride in me and the infinite support they gave me, no matter what. With this excitement I will draw nice deputies and my belief that we can do more work together in the name of our country is eternal ... Good thing there are, you are well!

4 Temmuz 2017 Salı

Vazgeçemedim



 Beş veya altı yaşındaydım. Bütün dünyanın mavi ve sarı olduğunu düşündüğümde. En çok mahalle bakkallarını  hatırlıyorum. Mavi ile sarının ahengini bozan tek yerdi mahalle bakkalları. Güneşin  kavurduğu öğle saatlerinde  gölgeliğin altında  kapının önündeki  tezgaha  sıra sıra  dizilen rengarenk sebze ve meyveler, kocaman bir filenin içerisindeki lastik toplar, şekerleme paketleri  ve  kırmızı  bisküvi kutuları... Anneannemin  ve halamın evi arasında, kısa soluklu keşif yolculuklarıydı babamın elini tutarak dolaştığım bu evler  arasındaki  dar sokaklar. Renkleri, kokuları, tatları, taşı ve gökyüzünü bu yolculuklarda keşfettim. Mardin’i keşfettim. Ve bir daha hiç vazgeçemedim!




 I was 5 or 6 years old. I think the whole world is blue and yellow. I remember most of the neighborhood groceries. The only place that disturbs the harmony of blue and yellow is the neighborhood grocery. In the afternoon when the sun was burning, under the shade, there were rows of colorful vegetables and fruits arranged in rows in the front of the door, rubber balls in a huge filament, candy packets and red biscuit boxes ... Trips of a short-lived exploratory with hold my father's hand was narrow streets between my aunt and my grandmother's home . I discovered the colors, smells, tastes, stones and sky on these journeys. I discovered Mardin. And I never gave up again!