10 Eylül 2018 Pazartesi

Mardin'den herkese iyi haftalar diliyorum...
Şimdi iki parmağınızla burnunuzu sıkarak kapatıp hiç nefes almadan sevdiğiniz bir yiyeceği yemenizi öneriyorum. Denediğinizde göreceksiniz ki tat duygunuz kalmayacak ve her zaman yediğiniz sevdiğiniz o yiyeceğin lezzetini anlayamayacaksınız. Mutfağımızda eğitim alan stajyer arkadaşlar genelde bizden yeni tarifler öğrenmek istiyorlar. Ancak en iyi sonucu alabilecekleri teknikleri öğretmenin yemek tarifi öğretmekten daha iyi sonuç vereceğini düşünüyorum. Bir yemeğin malzemelerini hazırlarken soruyorlar "Olmuş mu?" diye. Önce kokusuna bak ve hangi kokuyu duyduğunu söyle diyorum. Kullandığınız malzemenin ölçülerinin doğru olup olmadığını, malzemenin karışıma verdiği koku ile tadına bakmadan dahi anlayabilirsiniz. Kokusunu almadığınız hiçbir yiyeceğin tadını da alamazsınız! Önce malzemeyi sonra kokularını anlamamız şart!
Çocukluğumuza dair kokular bizim lezzet hafızamızı oluşturuyor. Annenizin pişirdiği o muhteşem yemeğin şimdi düşündüğünüzde şeklinden önce kokusu, sonra tadı gelir aklınıza. Nerede eski domatesler derken bile ilk aklınıza gelen domatesin kokusudur aslında.
Ne yazık ki yeni yetişen nesil bizler kadar şanslı değil! Çünkü yitirdiğimiz bir çok şey gibi kokuları da yitiriyoruz artık. Olabildiğince çocuklarımızin lezzet hafızasının olabilmesi için yiyeceklerin kokularını hissetmelerini sağlamamız gerekiyor. Koku ve tat duyusu gelişmiş bir çocuk, yedikleri konusunda seçici olacak  en iyisi ve en sağlıklısını aramak konusunda ısrarcı olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder