Ebru Baybara Demir

 Yüzyıllardır bir cok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Mezopotamya'nin kültürel zenginligi, nesilden nesile geçerek daha da zenginleşmiş ve günümüze kadar gelmiştir. Hâlâ varlığını sürdüren zengin yaşam kültürünün hayat bulduğu bu topraklar; enerjisi, tarihi, doğası, gelenek, görenek ve ritüelleri ile insanı çekiyor ve kendisine sımsıkı bağlıyor. 📍Ellerimdeki dövmeleri bilirsiniz. Bu dövmeler bana yaşadığım toprakların mirasi. Yore kadinlarindan esinlenerek yaptirdigim bu dovmeleri gururla tasiyorum. 📍Hünerli kadınların ellerinde marifetlerinin işareti olarak bir ben olduğuna inanılır. Anneannemin, annemin elinde olduğu gibi benim ellerimde birer ben var. Ama yöre kadınları bu marifetilerinin sembollerini daha da büyütüp ellerini, yüzlerini süslemek yada dogurganlik ayrıcalıklıgi ile yaratildiklarini düşündüklerinden olsa gerek ailenin ve çoğaltmanın sembolü olan hayat ağacını figürünü mahrem yerlerinden başlayarak tüm bedenlerine dövme ile nakşetmişlerdir. Kimisi ellerini, kimisi bedenini, kimisi yüzünü kimisi dudaklarını nakşetmiş. Her bir nakis yapıldığı yere ve figüre göre farklı anlamlar ifade etmistir. 📍Bu dövmenin boyasi geleneksel şekli ile kız çocuğu doğurmuş annenin sütü ve meşe odununun isinin karısıtılması ile hazırlanır. Ateşte kizdirilarak dezenfekte edilen bir iğneyi ile uygulanir. Hâlâ ova köylerinde yaygın bir gelenek olan dövme yada geleneksel adiyla"deg" varlığını sürdüren bir yasam kültürüdür. 📍Dul kadınlar, kocaları öldüğünde eşlerine olan sadakatlerini belirtmek ve kimsenin onu tekrar eş olarak düşünmemesi için dudaklarının tamamını dövme ile boyarlar. Kimisi nazardan korunmak, kimisi kuma istemediğini anlatmak, kimisi de bir adağı varsa bunun gerçekleşmesi için bedenine çeşitli figürler nakşeder. 📍 Bu geleneğin uygulanış şeklini sevgili arkadaşım @amarklc objektifinden size gostermek istedim.

Son derece acı veren bir işlem olmasına rağmen geleneklerin ve göreneklerin, inançların, ritüellerin yaşam kültürünü ne kadar zenginlestirdiginin en güzel örneği de bu dövmelerdir.