7 Mart 2021 Pazar


 Olabilecek gıda açığı sebebi ile endiselendiğimiz yukselmeye basladigi bugunlerde bana gelen mesajlarda en cok tarimin gelistirilebilmesi için ne yapabileceğımizi soruyor herkes.

🍁🍁🍁
Çözüm;
📍Çiftcimizin desteklenmesi
📍Ciftcinin üretime devam etmesine yardimci olunmasi 📍Üretim ve tüketimde yerelleşilmesi
📍Üretimde küçülerek tedarik zincirinin kısaltması
Alınacak en acil önlemler bana göre...
🍁🍁🍁
Tarimin basladigi bu topraklarda biz tarimi buyuklerimizden ögrendiklerimizle devam ettirdik yillar boyu.
🍁🍁🍁
1980 yillarda Rahmetli Turgut Ozal'in tarim reformlari adi altinda IMF ve Dunya Bankasi ve Dünya Ticaret Örgütünün dayatmalari ile hayatimiza giren yeni kavramlar; ticari tohumlar, kimyasasl gübreler, ziraai ilaclar topragimizla birlikte ciftcimizin de kimyasini degistirdi.
🍁🍁🍁
Ciftcinin akli rakamlarla karisti. Buğday ureticisi elindeki yerel tohumdan atadan öğrendigi tarim yöntemleri ile dönümde 300-400 kg ürün alirken ticari tohumlar ve bu tohumlari destekleyen yan urunlerle rekoltenin dönümde 750-800 kg çıktığını gördü. Çiftçi bu sureçte sonuca odaklandi. Dönümde 800 kg ya kadar ürün almak atasindan oğrendiği tarim yöntemleri ile elde edemeyecegi bir miktardi.
🍁🍁🍁
Oysa ticari tohumlar ve bu tohumu ayakta tutacak kimyasallar icin ödenen para, bu kimyasallarin insana, toprağa, doğaya verdiği tahtibat, bu tohumu yetistirebilmek icin kullandiği enerjinin farkinda olsa da sonuç daha önemliydi. Her yil donumde 800 kg bugdayi hasat edebiliyordu.
🍁🍁🍁
Sonuc olarak ciftci dönümde 800 kg alabilmek uğruna girdigi borç bataginin altinda kalkamadi ve çözümü; uretmemekte, toprağını beton yıginlarina teslim ederek büyük sehire göç etmekte buldu.

Şimdi ülke olarak üretimi ve gida ile ilgili iliskimizi tekrar gözden gecirmemizin tam zamanı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder