Nahrin; iki nehrin arasında
demek! Türkiye’den başlayarak, Irak, Suriye, Filistin ve İsrail’in içinde
bulunduğu, Dicle ve Fırat nehirlerinin arası demek yani!
Buğday; Mezopotamya veya Bereketli Hilal de denilen bu topraklarda ortaya
çıkan en önemli tarım üründür. Günümüzden 10-12 bin yıl önce bu topraklarda
işlenmeye başlanmış ve kısa süre içerisinde yayılarak dünyanın hemen hemen tüm
bölgelerinde var olmuştur. Tropik bölgeler ve kutuplar hariç her yerde
yetişebilen bir bitki olan buğdayın, günümüzde 20 doğal türü bulunmaktadır.
M.Ö. 9000’li yıllarda başlayan buğday tarımı, o döneme kadar göçebe şeklinde
yaşayan insanların, yerleşik olarak yaşamasına imkan sağlamıştır. O döneme
kadar, kış aylarında yemek bulamadıkları ve aç kaldıkları için, avcı-toplayıcı
olarak yaşayan insanlar, buğday taneleri saklayarak, aç kalmaktan
kurtuluyorlardı.
Buğday tarımı, ilk olarak toplanan yabani buğday tanelerinin, saklanması amacıyla toprağa gömülmesi ile başlıyor. Bu dönemde yabani buğdaylardan toplanan tohumların, toprağa gömüldükten bir süre sonra çimlendiği ve yeni bitki verdiğini keşfeden insanoğlu, bu şekilde tarımı öğreniyor ve yerleşik hayata geçiyor. Böylelikle insanlar, Mezopotamya’nın buğday yetiştirilen yerlerinde ilk yerleşim birimleri; köyleri kuruyorlar. Böylece bugün devam ettirdiğimiz uygarlık, Nahrin dediğimiz iki nehrin arasında başlıyor. Mezopotamya’da atılan ilk adımların ardından büyümeye başlayan insan toplulukları sayesinde buğday, kısa sürede dünyaya yayılıyor ve doğduğu topraklardan yola çıkarak uzun soluklu bir yolculuğa başlıyor. M.Ö 3000’li yıllarda, Hindistan’a, daha sonra M.Ö 2000’li yıllarda Avrupa’ya ulaşıyor. Amerika’nın keşfi ile birlikte İspanyol denizciler tarafından 1500 yıllarında Amerika’ya gidiyor. Amerika kıtasına diğer yerlere nazaran daha geç giren buğday üretimi çok hızlı yaylıyor ve günümüzde Amerika dünyanın en büyük buğday üreticilerinden biri haline geliyor.
Buğday tarımı, ilk olarak toplanan yabani buğday tanelerinin, saklanması amacıyla toprağa gömülmesi ile başlıyor. Bu dönemde yabani buğdaylardan toplanan tohumların, toprağa gömüldükten bir süre sonra çimlendiği ve yeni bitki verdiğini keşfeden insanoğlu, bu şekilde tarımı öğreniyor ve yerleşik hayata geçiyor. Böylelikle insanlar, Mezopotamya’nın buğday yetiştirilen yerlerinde ilk yerleşim birimleri; köyleri kuruyorlar. Böylece bugün devam ettirdiğimiz uygarlık, Nahrin dediğimiz iki nehrin arasında başlıyor. Mezopotamya’da atılan ilk adımların ardından büyümeye başlayan insan toplulukları sayesinde buğday, kısa sürede dünyaya yayılıyor ve doğduğu topraklardan yola çıkarak uzun soluklu bir yolculuğa başlıyor. M.Ö 3000’li yıllarda, Hindistan’a, daha sonra M.Ö 2000’li yıllarda Avrupa’ya ulaşıyor. Amerika’nın keşfi ile birlikte İspanyol denizciler tarafından 1500 yıllarında Amerika’ya gidiyor. Amerika kıtasına diğer yerlere nazaran daha geç giren buğday üretimi çok hızlı yaylıyor ve günümüzde Amerika dünyanın en büyük buğday üreticilerinden biri haline geliyor.
Nahrin; meaning between the
two rivers! Meaning the location between the Tigris and the Euphrates Rivers,
starting from Turkey, including Iraq, Syria, Palestine and Israel!
Wheat is the most important product emerging from this soil called
Mesopotamia or the Fertile Crescent. 10-12 thousand years ago, it has started
being cultivated on this soil and in a short span of time, it has spread around
almost all regions of the world. Today, there are 20 natural types of wheat,
which is a crop that can be harvested everywhere except the tropical regions
and the poles. Wheat cultivation that has started around the year 9,000 BC,
allowed the nomad people to live a settled life. Until then, people were living
as hunters and gatherers, who weren’t able to find food during the winters and
they have avoided starvation by keeping the wheat kernels.
Wheat cultivation begins with burying down the wild wheat kernels under the soil as a means of keeping them. During that time, people have discovered that the buried wild wheat kernels started to sprout and presented a new plant; thus they have started to learn agriculture and started to live a settled life. Hereby, people have established the first dwelling units, the first villages, in Mesopotamia, where wheat is being cultivated. Since therefore, the civilization that we maintain today, makes a start between the two rivers we call “Nahrin”. Shortly, the wheat has spread around the world and has started its long journey from its place of origin by the means of human communities that have started to expand. During the years 3000 BC, it goes to India, later on in 2000 BC it reaches to Europe. With the exploration of America, it goes to America along with the Spanish seaman in 1500 AD.
Wheat cultivation begins with burying down the wild wheat kernels under the soil as a means of keeping them. During that time, people have discovered that the buried wild wheat kernels started to sprout and presented a new plant; thus they have started to learn agriculture and started to live a settled life. Hereby, people have established the first dwelling units, the first villages, in Mesopotamia, where wheat is being cultivated. Since therefore, the civilization that we maintain today, makes a start between the two rivers we call “Nahrin”. Shortly, the wheat has spread around the world and has started its long journey from its place of origin by the means of human communities that have started to expand. During the years 3000 BC, it goes to India, later on in 2000 BC it reaches to Europe. With the exploration of America, it goes to America along with the Spanish seaman in 1500 AD.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder