Palamut
Her canlının, evren denilen puzzle’ın birer parçası olarak,
bütünü tamamlamak için nasıl birbirine ihtiyacı olduğunun bu yöredeki en
mucizevi hikayesini anlatmak istiyorum size! Artık mutfaktan çok, sezonun daha
yavaşlamamış olduğu bugünlerde köyleri dolaşıp araziyi, sahayı, ürünü, mutfağı
ve insanları tanımanın keyfini çıkarıyorum. Enerjim değişiyor, doğa ve insanla
kendimi besliyorum. Tarifsiz bir duygu bu! Zaman zaman paylaştığım bu yolculuk
hikayelerinin size de iyi geldiğini düşünüyorum. Hele konu Mardin olunca
herkesin duyduğu heyecanı aldığım mesajlardan hissediyorum zaten.
Mardin deyince aklınıza en çok hangi renk gelir diye sorsam
size? Kuşkusuz sarı diyeceksiniz. Evet sarı! Güneş sarı! Taş sarı! Toprak sarı!
Sonra kahverengi geliyor! Yeşil çok nadir uğrar bu coğrafyaya. O da, uzun
yollardaki duraklarda kısa molalar verir gibi! Çok kısa kalır ve gider! Durum
böyle olunca, ağaca yeşile ne kadar ihtiyacımız olduğunu düşünürken,
tepelerdeki yamaçlarda rastladım palamut ağaçlarına! Yüksek köylere çıkarken
her evin önünde oluşturulmuş palamut ağacı dallarından yapılmış palamut
tepeciklerini gördüm ilk kez! Önce kızdım neden ağaçları kesip, yakıyorlar diye!
Çünkü gittiğim hiçbir köyde kömür sobası yanmıyordu. Zaten ulaşım da zor olduğu
için kömür de gelmiyordu yüksek dağ köylerine. Dolayısıyla bu ağaçlar köylü için
bir şans ve ihtiyaç aslında çünkü evlerini sadece kuru ağaç dalları ile
ısıtıyorlardı. Sonra öğrendim palamut ağacının ve meyvesinin hikayesini.
Mardin’de sonbaharda meyvesi satılır tezgahlarda. Şeker hastaları çok
tüketirler, mide ve bağırsak hastalıklarına, iltihap kurutmaya birebir derler. Bir
keresinde palamut meyvesinin, hayvancılık yapılan yerlerde tereyağ ve ayran
için kullanılan meşkenin yapımında ne kadar önemli olduğunu dinlemiştim. Meşke;
ayran ve tereyağ yapımında kullanılan, koyun postundan yapılan yayığın yöredeki
adı. Koyun postu bir bütün olarak çıkarıldıktan sonra, postun delik olan
kısımlarından iki ağaç arasına bağlanarak geriliyor ve birkaç içerisinde
palamut meyvesi bekletilmiş su ile doldurulup çalkalanıyor. Bir gece bu su ile
bekletilen postun içerisindeki su boşaltılıp, kuruması İçin güneşe bırakılıyor.
Kuruduğunda iç kısımdaki deri hemen tabakalanıp sertleşiyor ve keskin et kokusu
tamamen gidip yerini nötr bir kokuya bırakıyor. Bunu neden yaptıklarını
araştırdığımda palamutun, aynı meşkenin içini çabuk kurutması ve kokusunu
alması sebebi ile tüm dericilik sektöründe tabaklama malzemesi olarak
kullanılan en önemli malzeme olduğunu öğrenmiştim. Palamut Anadolu’da çok
yaygın olarak kendiliğinden yetişen, toprak ve iklime göre özellikleri değişen
bir ağaç türü. Mardin’de 1100 m rakımda yamaçlarda yetişen bodur bir ağaç. Peki
nasıl oluyorda kendiliğinden yetişiyor ve o kadar tüketilse de hala yamaçlarda
hiç eksilmeden yerinde duruyor. Burası çok önemli! Doğanın muhteşem oyuncuları
devreye giriyor. Köstebekler, sincaplar ve alaca kargalar! Kış İçin yiyecek
toplayan bu hayvanlar topladıkları palamut meyvelerini kışın yemek için
yuvalarına götürüyor ve toprağa gömüyorlar. Toprak altında kalan palamutlar
oldukları yerde nemleniyor, filizleniyor ve ağaçlara dönüşüyor. Sonra doğanın
başka oyuncuları çiftçiler, palamut dallarını yaprakları ile birlikte (dallar
yeşil iken) yaz sonu kesiyorlar ve yaprakları dalların üzerinde muhafaza
edebilmek için gölgede kurutuyorlar. Sonra dallar kuruyunca da, bu dalları üst
üste üçgen şeklinde dizip, yağışta ıslanmaması için üzerini örtüyor ve kışa
hazırlıyorlar. Dallardaki yapraklar, kışın zor iklim koşullarında dışarıya
çıkamayan hayvanlar bu dalların üzerindeki hala yeşil olan yaprakları yesin
diye dalların üstlerinde bırakılıyor. Hayvanlar üzerindeki yaprakları yedikten
sonra kalan kuru dallar da, sobada yakacak olarak kullanılıyor. Köylüler, sobadan
yayılan sıcaklığın ve yanmış palamut dallarının keskin kokusunun insan için şifa
olduğuna inanıyorlar. Palamut hikayesinde gördüğünüz gibi, her canlı muazzam
bir senaryo içerisinde yaşamı devam ettiren mükemmel oyunculardır. En ihtiyaç
duyduğunuz anda, oyuncular doğanın kendilerine sundukları ile, olmaları
gerektiği yerde yerlerini mutlaka alıyorlar.
Acorn
I want to tell you the most miraculous story from this
region about how each creature needs each other to complete the whole as a part
of the puzzle called the universe! Nowadays, while the tourism season hasn’t
slowed down yet, rather than spending my time in the kitchen, I am enjoying
walking around the villages, getting to know the land, the products, the
kitchen and the people. My energy is changing, I feed myself with nature and
people. It's an inexpressible feeling! I think that these travel stories I
share from time to time are good for you too. As a matter of fact, I feel your
excitement from your messages when the subject is Mardin.
If i ask you, when i say Mardin which color does come
to your mind mostly? Surely you will say yellow. Yes yellow! Sun is yellow!
Stone is Yellow! Earth is yellow! Then comes the brown! Green is very rare in
this geography. It's like stopping at short stops on long roads. It stays too
short and goes away! While i was thinking about how much we need green grass
and trees, I came across the evergreen oak trees on the slopes in the hills! While
I was going up high villages, for the first time I saw the acorn nips built in
front of every house, made of evergreen oak tree branches. I felt angry at
first why they cut and burnd the trees, because no coal stove was used in any
village I went to. Since the transportation was difficult, coal could not be
brought to high mountain villages. So these trees were a chance and need for
the peasants, because they heat their homes only with dry tree branches. I
learned the story of evergreen oak tree and its fruit after. In Mardin, in
autumn, its fruits are sold at the stalls. Diabetics consume them a lot, it is
said to be the most efficacious for stomach, intestinal diseases and
inflammation. I once listened to how important the fruit was in making “meşke”
which is used for butter and buttermilk in livestock. Meşke is the local name
of the spread made from sheepskin, it is used in making butter and buttermilk. After
the sheep’s post is taken out as a whole, it is tied between two trees using
the holes on the pelt and then it is filled and shaken with the water which was
waited with the fruit before for a few days. After one night waited in water,
pelt is emptied and left to the sun for drying. When it is dry, the skin inside
is immediately hardens and the sharp meat smell goes and leaves its place to a
neutral smell. When I researched why they did this, I have learned that acorn
fruit, drying Meşke quickly and taking its smell away, is the most important
material used as a tanning material with the same reason in the whole leather
industry. Evergreen oak is a species of tree that grows spontaneously in
Anatolia and changes its characteristics according to soil and climate. A shrub
that grows at 1100 mt above sea level in Mardin. How come is it growing
spontaneously and despite being consumed so much how does it still remain on
the slopes without lessening? Here is very important! The magnificent actors of
nature step in. The moles, the squirrels and the magpies! Collecting food for
the winter, these animals bring oak tree fruits to their homes and bury them in
the soil. Under the soil, the acorn fruits moisten, sprout and turn into trees.
Then farmers, who are other actors of nature, cut off acorn branches with their
leaves on at the end of the summer (when the branches are green) and to keep
leaves on the branches they dry them in the shade. Then when the branches dry,
to be ready for winter they put these branches over each other in a triangular
shape and cover them in order not to get wet in the rain. Leaves are left on
top of branches so that animals which can not go out in winter due to difficult
climate conditions can eat the leaves that are still green. After animals eat
the leaves of branches, remaining dry branches are used as fuel in the stoves
for homes. The villagers believe that the hot air and the sharp scent of burned
acorn branch radiating from the stove have a healing effect for humans. As you
see in the acorn story, every living creature is the perfect player who
continues life in a tremendous scenario. When you need the most, players, with
the things nature offered to them, always take their places where they should
be.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder