29.12.2020 Yağışı bekliyoruz. Bir kac ciselemeden fazlası yağmadı bizim buralara. Iki yil önce yagiştanfa, biz boyu çamurdan tarlalara giremiyorduk.
🌱Pandemi bizlere sağlığımız küresel ölçekte bir tehdide maruz kalırsa, ekonomilerimizin ve yaşam biçimlerimizin durma noktasına gelebileceğini gösterdi. İnsan sağlığına yönelik tehditler, iklim değişikliği birlikte artıyor ve yoğunlaşıyor.
🌱İklim değişikliğini ve onun bir yüzü olan kuraklığı yaratan politikaları ve uygulamaları değiştirmek yerine, onu hesaba katmadan yapılan enerji, sanayi, tarım ve kentleşme projelerine son vermek gerek.
🌱İçmeye, tarım yapmaya temiz su bulamayacağımız günler hızla yaklaşıyor.
Havzalararası su taşımakla, daha fazla sayıda baraj yapmakla kuraklığa çözüm değil, sebep yaratılıyor.
🌱Bu dönemde barajların sayısını iki katına da çıkarmak işe yaramıyor. Yağış olmazsa barajlarinda bir anlami kalmıyor.
🌱Kuraklık sadece kentliyi ilgilendiren bir sorun değil. Kİrsaldaki çiftçinin üretimi, ekininin verimi ve rekoltesi gibi daha pek çok unsuru doğrudan etkileyen bir felaket.
🌱Üstelik bunun sonucunda gıda fiyatları artacağı için, çiftçi de kentli de olumsuz etkileniyor.
🌱Kuraklık köyden kente göçün önemli nedenlerinden biri de oluyor.
🌱İklim değişikliği çok büyük oranda endüstriyel, kentsel ve tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan bir olgudur. Yani iklim değişikliği doğa kaynaklı değil insan kaynaklı bir değişimdir.
🌱Hala küresel pazarın taleplerine yönelik mısır, şeker pancarı ve pamuk gibi endüstriyel bitkilerin tarımıni yapıp yeraltı su seviyelerini düşürmeye devam ediyoruz.
🌱Sadece son 15 yılın içinde Konya Ovası’nda yeraltı su seviyelerinde 30 metreyi bulan düşüşler yaşanırken, Mardin Kızıltepe’de son 20 yılda kuyu derinliği 150 metreden 850 metreye ulaştı. Son 60 sene içinde 2 milyon hektar sulak alan kurudu. Bu miktar Marmara Denizi’nin kapladığı alanın iki katına denk geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder