7 Mart 2021 Pazar
Bu sabah Ankara'dayim. Ailece mutfakta kahvaltı hazırlama telâşında iken gözüm televizyonda sağlıklı beslenme ile ilgili öneriler sunan doktora ve onun her söylediğini başını sallayarak onaylayan spikere takildi. Doktor gluten yemeyin diyor. Sağlıklı yaşamak için ekmek, makarna, pilav, bulguru gluten iceren herseyi hayatinizdan çıkarın diyor. En ilgi çeken önerisi yağlı tohumları, avakadoyu, kinoayi beslenme programınıza ekleyin!Bir an Mardin'de makarnayı bile ekmekle birlikte yediğimiz geldi. Hangisinden vazgeçeceğiz acaba ekmekten mi? Makarnadan mi? 🍞🍞🍞🍞🍞🍞
Düşündüm saat sabahın geç saatleri. Bu programı izleyen kitle genelde ev kadinlari ve ortalama bir gelire sahip insanlar. Gelir ortalaması asgari ücret düzeyinde. Yani 2000 tl civarında. Ülkede 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2000 tl yoksulluk sınırı 6543 tl iken; 📍Bu önerileri dinleyen kaç kişi olduğunu çok merak ediyorum. 📍Bu öneriler ile beslenme duzenini değiştirmeyi dusunen kaç kişi var? Ya da her söyleneni uygulayan? 🍞🍞🍞🍞🍞🍞
Bizim tercihlerimiz bu ülkenin tarımını ve gıda üretim endüstrisini yönlendiriyor. Tarımın buğday ile başladığı bu topraklarda yüzyıllardır aynı şeyi yiyoruz. Genetigimizin yıllardır kabul ettiği tahıllar neden bir anda canavara döndü? 🍞🍞🍞🍞🍞🍞
Gıda ile ilişkimizi gözden geçirmeliyiz derken tam da bunu söylemek istemistim. Glutensiz gıda diye bir endüstri hızla büyüyor dünyada. Bu beslenme şeklini insanlara özendirmek için de birileri bu sistemi yürütüyor. Bize dayatılan herşey geçmişle bağlantımızı koparıyor. Değerlerimizi degersizlestiryor. Yeni ozentilerimiz toprağımızı, çiftçimizi, insanımızı sağlığımızı tehdit ediyor.
Doğrulanmış
TOPRAKTAN TOPRAĞA "GÜBRE"
Nefesimizi tuttuk, heyecanla koskocaman bir projeye başlıyoruz. Gündemimiz gıda fiyatları konusunda bu kadar sıcakken, tarımsal üretimlerde kullanılan kimyasal gübre sebebi topragin tansiyonu, bu kadar yüksekken bir seyler yapmamız lazımdı. Yaptik da!
Sıkı durun, GÜBRE ÜRETMEYE başlıyoruz! Yıllardır kullanılan kimyasal gübrelerle verimsizlesen toprağımızı hayata döndürmek için bir kez daha yüzümüzü toprağa döndük. Kültürel bilgi ve becerilerimizi gözden geçirdik .Ortaya bambaşka bir iş çıktı.
Önce Mardin'deki kadınlarımızla sonra Izmir'deki kadinlarimizla topraklarımızı geleceğe sağlıkla bırakabilmek icin beraber el ele verip calismaya başlayacağız. Iklim degisikligi, sosyal fayda, istihdam, kadın, toplumsal cinsiyet eşitliği, iyi tarim, toprak, sağlıklı gıda, temiz çevre ve gelecek için beraber çalışacağız. Detayları yakın zamanda paylaşacağız. Destekleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Yardımcımız Sayin Prof.Dr. Mehmet Emin Birpinar'a, Ak Parti Izmir Milletvekilimiz Sayın @ceydabolunmezcankiri 'na çok teşekkür ederiz. @hulyahakimoglu @topraktantabaga Geleceğe Bırakacak Emanetlerimiz var Bizim!
GIDA ILE ILISKIMIZI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ.Haber programlarinin gündemini yükselen gıda fiyatları oluşturuyor. Carsi pazar röportajlarinda ev kadınından ilgili sektör kurum yetkilisine kadar herkes fiyatların yükselmesinden ve gıdaya erisimin zorluklarından bahsediyor. İnsanlarin bir kismi ciftciyi, bir kismi komisyonculari bir kismi da devleti sucluyor. Insan doğası geregi kendisini ilgilendiren bir konuda işler ters gitmeye başlayinca hemen bir suclu arama yoluna gidiyor.
Birey olarak kimse kendini sorumlu tutmuyor. Yalnis tarım uygulamalarının toprağa verdiği zarar sebebi ile toprağın verimsizlestiginden, yıllardır bencil tüketimlerimizin yarattığı tahribatın iklim üzerindeki etkilerinden, iklim değişikliğinin gida uzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiyor.
Hepimiz suçluyuz!
Şehirleşme ile birlikte modern dünyanın alışkanlıklarınızı değiştirdiğini en birincil ihtiyacımız gıda ile aramızdaki bağı kopardığını kabul etmemiz gerekiyor.
Un Sanayicileri Federasyonunun daveti üzerine Şanlıurfada harika bir toplantıda buluştuk. Son gunlerdeki gida ve beslenme konusundaki gelismeleri konustuk.
Beslenme, büyük sermayelerin yön verdiği bir endüstri. Tukentim aliskanliklarimizin modası da sermayenin gidişatına göre her yil giyimde degisen pantolon etek modelleri, renkleri gibi degisiyor. Gida da yaratılan beslenme modasına göre de aliskanliklarimizi bir kenara birakip gecmisle bağımızı koparabiliyoruz.
Ürünlerin hangi mevsimde, nasıl üretildiği, kimin ürettiği, faydasını, zararını, saglikli olup olmadigini sorgulamadan sırf moda olduğu icin tüketiyoruz. Gıda da sorguladigimiz tek bir şey var o da; fiyati. Populer kültürün dayattığı alışkanlıklar sistemi zorluyor. Biz ne istersek çiftçi onu ekiyor. Üretim dengesi bozuluyor. Kimse protein değeri kinoadan daha yüksek olan maş fasulyesini tuketmediginden üretim alanlarınin git gide daraldığının farkında degil. Oysa bir cok çiftçimiz şimdi kinoa ekmenin derdinde.
Gıdamızın kökeninde yaşamımızın özü sakli. Hizli tüketimle biz de tükenmeden özümüze dönmemiz gerekiyor
yoğun yağ bazlı sabun nasıl olur diye göstermek istedim. Yikanirken bile jel haline gelen yağı görebilirsiniz.
Saç dökülmesi, egzama sorunu olan herkese şifa niyetine öneriyorum bu sabunları. Bugün çocuklarımı yıkarken kullandım muhteşem olmuşlar.
Sabunlarimiz satisa hazır hale geldiler. Sabun atölyemizde çalışan kadınlarımız sabunu ürettiler.
Mardinde yine kadın istihdamını hedefledigimiz @hayatimyenibahar projesinin kadınları kabak ipinden liflerini ördüler.
Sabun eriyip gitse bile bizden size bir ani kalsin diye sabunlarımızı yaptığımız zeytinyağını elde ettiğimiz Derik zeytinlerinin yaşatılmasına farkındalık yaratmak için zeytin dalı yaka iğnelerimizi yine @hayatimyenibahar kadınlarımız hazırladılar.
Tüm kadınlarımız ortak çalışarak Artuklu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bünyesinde üretiyorlar.Sabunlarımıza ulaşmak isteyenler @topraktantabaga sayfamızdan yada 0533 142 75 26 numarali whatsapp numaramizdan arkadaşlarımız a ulaşabilirler.
Saç dökülmesi, egzama sorunu olan herkese şifa niyetine öneriyorum bu sabunları. Bugün çocuklarımı yıkarken kullandım muhteşem olmuşlar.
Sabunlarimiz satisa hazır hale geldiler. Sabun atölyemizde çalışan kadınlarımız sabunu ürettiler.
Mardinde yine kadın istihdamını hedefledigimiz @hayatimyenibahar projesinin kadınları kabak ipinden liflerini ördüler.
Sabun eriyip gitse bile bizden size bir ani kalsin diye sabunlarımızı yaptığımız zeytinyağını elde ettiğimiz Derik zeytinlerinin yaşatılmasına farkındalık yaratmak için zeytin dalı yaka iğnelerimizi yine @hayatimyenibahar kadınlarımız hazırladılar.
Tüm kadınlarımız ortak çalışarak Artuklu Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bünyesinde üretiyorlar.Sabunlarımıza ulaşmak isteyenler @topraktantabaga sayfamızdan yada 0533 142 75 26 numarali whatsapp numaramizdan arkadaşlarımız a ulaşabilirler.
Yerel tohum ısrarımızın haklılığını kanıtlayan bir başka neden! Bu arazi bizim Sorgul ektiğiniz arazimizden biri.
Gördüğünüz gibi yeşerdi. Tohum ve toprak aile gibidir. Her koşulda birbirini tolere edecek kadar bağlıdırlar birbirlerine. Toprak kendinden olanı her zaman korur ve kollar. Daha önce anlattığım gibi ekim ayından beri yağış bizim buralarda hiç kesilmedi. Arazilerin büyük bölümü ekilemedi. Ekilenlerin çoğu, aşırı yağıştan suda boğuldu. Hibrit tohumları aileye dışarıdan gelen yabancı misafir gibidir. Toprakla geçmişten gelen bir bağı olmadığından aksi bir durumda ne o toprağa tutunabilir ne de toprak onu korur kollar. Bu sebepten hibrit buğdaylar boğuldu ve çürüdü. Büyük zarar var arazilerde... Doğa, kendinden olmayanı kabul etmiyor. Biz bunu bir türlü anlayamıyoruz. Yerel tohumlarımızda ısrarlı oluşumumuzda bir kez daha haklı çıktık. Ekinlerimiz o kadar yağış almış olmasına rağmen zarar görmedi. Toprağa sıkı sıkıya bağlandılar, yeşerdiler.
Çiftçimiz tarımı sürdürebilmek için toprağa iyi bakmalı ve yerel tohumlara bir an önce dönmelidir.
Sabunlarımız hızla hazırlanıyor. %93 Zeytin yağı icerikli sabunlarımız MARDİN Derik ilçesinde üretilen zeytinyağı ile üretiliyor.
Birleşmiş Milletler Yuksek Milteci Komiserligi (UNHCR) Birlesmis Mileltler Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Şükraan Ekonomik Tarımsal Kalkınmayı Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği tarafından hayata geçirilen projede, sabun üretimi eğitimi alan 44 kadın çiftçimiz, Mardin'de kurulan Gurbet Aksel Sabun Atölyesinde, Artuklu Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi bünyesinde üreterek hayatlarını birer üretici olarak devam ettirecekler
Emeği geçen herkese Çok teşekkür ederiz. Sabun satışlarımızı yakın zamanda @topraktantabaga sayfamızdan ilan edecegiz.Ilginiz için teşekkür ederiz.

İsimi, hayellerimi, yol arkdaşlarımı, yaşadığım şehirin insanlarını ve ülkemi çok seviyorum.
Buğday ekimi için hala 15 günümüz var ve havanın ve toprağın toparlanmasını umut ediyorum.
Elimizde ekilmeyi bekleyen tohumlarımız var.
Uzun süredir Sorgülden ayrı bir başka bir buğday türü üzerinde calisiyoruz. Çoğaltacak miktarda topladığımız ikinci buğday türümüzü de toprakla buluşturmayı umarım başarabiliriz. Yeni aşkımız; Sorik.
Yörenin ikinci önemli buğday türü. Gecmiste bulgurluk üretiliyormuş yani Durum Buğdayı.
Sırada mercimegimiz ve nohutumuz var. Onları da çoğalabilmek calisiyoruz. Çalışmalarımız bittiğinde onlari da toprakla bulusturacagiz.
Umudunuzun kırılmadığı harika bir gün olsun. Sevgilerimle,
Anne, baba, çocuklar, gelinler ve torunlar 12 kişi birlikte yaşıyorlar. Çiftçilikle uğraşıyorlar. Hayvanları var. Dışarıdan hiç bir şey almıyoruz diyorlar. Köyde sağlık ocağı yok, zaten ihtiyacımız da yok diyorlar. Köy nüfusu, 120 kişi ve hiç bir ciddi hastalık öyküsü yok. Konuştukça bunun nedenini daha iyi anladık. Öncelikle kullandıkları tohumlar yılların genetik hazinesi olan yerel tohumlar. Tohumlar yerel olunca hiçbir zirai ilacı da kullanmıyorlar. Hayvanların gübrelerini tarım arazilerinde kullanıyorlar.
Köyde anlatılanlar dün size yazdıklarımın sağlaması gibiydi. Toprak kıymettir diyorlar. Her sene aynı şeyi ekmiyoruz. Her yıl ürünü değiştiriyoruz. Bir yıl buğday ekiyorsak diğer yıl mutlaka bostan yapıyoruz. Ürün çeşitlendikçe verim de artıyor. Peki ne kadar üretiyorsunuz? “Arazimizin ürettiği, bize de yettiği kadar diyorlar”. Aile yaptığı üretimin büyük kısmını ya Midyat’ta ya da Dargeçit’teki esnafa satıyor. Hem yedikleri hem de kazandıkları onlara yetiyor yani.
Mevzu; yetmeyi, yettirmeyi bilmek!
Dünyada 6.7 milyar insan yaşıyor. Hibrit tohumları, kimyasal gübreler, zirai ilaçlar, fosil yakıtlı makineler; daha çok üretim amaçlı yapılan konvansiyonel tarımın birer sonucu .Bize ve doğaya zarar veren üretim şeklinin tek amacı insanı doyurmak. Bu üretim şeklinin bahanesi de hızlı nüfus artışı sebebi ile gelecekte bir gün gıdanın yetersiz kalabileceği endişesi. Büyük bir yalanın ortasındayız yıllardır. İnanmamız istenilen hikâyede, büyük bir ekonomi dönüyor. Gıdanın sonunu getirecek olan artan nüfus değil, kurulan bu sistemin ta kendisi. Her gün 6.7 milyar insanın yaşadığı dünyada 12 milyar insana yetecek kadar üretim yapıldığını unutmamak gerekiyor.
Diyarbakir' da yapılan tarım zirvesinin açılış konusmasinda kürsüye çıkan konunun yetkilileri seyirci koltuğunda oturan çiftçiye nasihat veriyordu. “Hedef büyütün! Daha çok üretin! Daha çok urun ile ihracat rakamlarını yukseltmeliyiz!📍📍📍📍📍
Mısır hasadına gelen yorumları okuyunca çok üzüldüm! Bir cok kişi, içinde bulunduğumuz çaresizliğe üzülmüş ne yapabiliriz diye sormuş?
Birileri de “yalan bunlar bugday ekim ayında ekilir, herşey olması gerektiği gibi” diye de atıfta bulunmuş. Ülke olarak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı çok seviyoruz. Herkes buğdayın ekim zamaninın ekim ayı olduğunu bilir. Ekim ayının başından beri kesilmeyen yağmur ile karşı karşıyayız. Arazileri su bastı. Biz çok hazırlıksız yakalandik.
İşin cozumu konusunda gelen tavsiyelere uyarsak işimiz çok kolay! Ekilemeyen binlerce dönüm bugday için, sera kurulmasını öneren de var, saksıda buğdayı yeşertin sonra toprağa ekersiniz, diyen de.
Sorunu görmek ve anlamak lazım. Çiftçiler binlerce dönüm arazi ekiyor. Herkes aynı yerden aynı tohumu alıyor. Elde edilen ürünlerin hepsi konvansiyonel tarımın ayni mecburi ürünleri.
Durum böyle olunca ürünü satın alacak tüccar için de sonuca varmak kolaylaşıyor. Fiyatı kırdıkça kırıyor. Nasıl olsa herkesin ürünü aynı, biri satmazsa diğeri mutlaka satacak zihniyeti hüküm sürüyor. Rekabet olmayınca fiyatı en düşük seviyeye çekebiliyorlar. Sonuçta çiftçi zarar ediyor, içine girdiği borç batağından sıyrılamıyor.
Tarımda çeşitlilik yaratmalıyız. Rekabeti sağlayacak yüksek kalite ürünü elde etmeliyiz. Kalitede farkımız olursa fiyatta da olur. Ürünü iyi fiyata satabilmeyi ancak bu şekilde sağlayabiliriz. Çözüm; “yerel tohumlarımızla üretilecek yüksek kalitede ürün üretebilmek.” Tarımda büyümekten ziyade küçülmeliyiz. Binlerce dönüm aynı üründen ekip, düşük fiyat politikasına takılı kalıp, her seferinde zararı peşinen kabul etmektense, satabileceğimiz oranda yüksek kalitede ürün çeşitliliği oluşturup üretim gücümüzü buna harcamamız gerekiyor.
Ülkenin tarım politikası, yeniden kendi kendimize yetebilecek bir ekonomiye sahip hale gelebilmek için çaba harcamak olmalı! Uzak ülkelere ihracat yapabilme hayalimizi durumumuzu düzeltene kadar rafa kaldırmalıyız.
Gecen yil bugün yazmışım.Dört kadın mühendisle çıktığımız bu yolda hergun çoğalıyoruz. Kocaman bir ekip olduk şimdi. Daha guzel günler için çalışıyoruz.
💫💫💫💫💫💫
Kim Demiş Kadından Çiftçi, Mühendis olamaz diye?
Arazi sahipleri ile tartışırken, yanlış yapıyorsunuz birlikte daha iyisini yapacağız diye onların dilinden erkek çiftçileri ve arazi sahiplerini ikna etmeye çalışırken, her girdiğimiz köyde acaba daha fazla ne bulur ve eker çoğaltırız, inadındayken!
Traktörün başında tüm araziye hakim, yaptıkları işten emin, toprakla, tohumla ve kadınlarla heyecan ve gururla ilerlerken izliyorum onları!
Gözlerim doluyor ve iyi bir yoldasın Ebru diyorum kendi kendime! Kim demiş kadından çiftçi, mühendis olmaz diye!
Anadolu’da erkek egemen bir sektörde sadece geleneksel aile işçisi diye nitelendiren isimsiz kahramanlar diye biliyoruz biz kadın çiftçilerimizi.
Kimse onların bir profesyonel olarak toprağa hükmedebileceğini konduramıyor bile! Ama onlar fırsat verildiğinde neler yapılabileceklerinin en iyisini gösteriyorlar bize!
Benimle bu ise gonul koyan tum kadin muhendislerimiz; size, hayat görüşünüze benimle bu yola çıkarken gözü kara oluşunuza, kararlılığınıza, tohuma ve toprağa hayat vermek için verdiğiniz çabaya, saygıya hayranım!
Kadından çiftçi, mühendis olmaz diye evde oturmaya mahkum edilen yada mühendis olup toprakta kabul görmeyip toprağın kendilerine en ihtiyaç duyduğunda hayatlarını başka işlerde sürdürmek zorunda kalan tüm kadın ziraat mühendisler için bu bölgede bir umut olacağınızdan eminim.

🍈🍈🍈🍈🍈 %90 yağ bazlı sabunların yağları Mardin'in Derik ilçesinde Derik Kaymakamlığı tarafından kurulan Zeytin Yağı Fabrikasından sağlanıyor.
Halep Sabunlarının üretim atölyesinde eğitim alan ve sabun üretimine başlayan kadın katılımcılarımız, Mardin Artuklu ilçesi Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri bünyesinde Halep Sabunlarını üretmeye devam edecekler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Pirinç, dünyada mısır ve buğdaydan sonra en fazla ekimi yapılan yeryüzünün en eski yiyeceklerinden biridir. 8000 yıldır Çinde yenildiği ...
-
Uzun zamandır Yaşayan Toprak Yerel Tohum projesi sebebiyle daha çok saha çalışmalarındayım. Dünyaya bir daha gelsem yine Mardin'de do...